Kalp Ritmi
Yazıma nereden başlayacağımı nasıl bitireceğimi şuan da bilemiyorum. Geçmişe dönüp baktığım da üç yıllık deneyimim kısa gibi görünen fakat düşününce cilt oluşturacak kadar anı biriktiğim bir meslek satış…
Şuan da bu mesleği icra eden arkadaşlarım yazı bittiğinde beni çok iyi anlayacaklardır bu meslekten olmayıp bu yazıyı okuyan kişiler içinse umarım önyargıyı bir nebze olsa kırabilirim. Mesleğin ne sorusunu alıpta satışçıyım dediğimde genellikle bu işi nasıl yapabiliyorsun? Bu meslek için argo tabirle ifade etmek gerekirse biraz çenebaz olmak gerekmez mi? Satışçı mı demek insanları kandırarak paralarını alıyorsunuz gibi gibi … Memur olmayı düşünmüyor musun ne zamana kadar bu işi yapacaksın? İnsanların soruları da önyargıları da her meslek için olduğu gibi satış için de uzar gider ama ben bu işi betimlemek istersem aşık olmaya benzetirdim çünkü bazen seni yerlere çarpan, bir çıkmaza sokan, kalbini kırabilen ama ertesi gün göklere çıkarıp her şeyi unutturup iyi ki buradayım dedirtebilen bir meslek ,tıpkı MD Danışmanlık Şirketi logosu gibi kalp ritminiz her an değişebilir ve aktif satışın içerisindeyseniz her gün işe gelmek için bir sebebiniz vardır ve yaşadığınızı hissedersiniz tüm gün boyunca ekrana bakarak hayatınızı dondurduğunuz bir iş değil… MD Danışmanlık şirketiyle tanışıp mesleğin güzelliğini tatmadan önceki satış serüvenimle devam etmek istiyorum. Kişiler ve kurumdan takma isimlerle bahsedeceğim.
Üniversiteden mezun olmuş her genç gibi ideallerim vardı ve herkes gibi bir masa başında oturup, güzel güzel işimi yapıp saatim geldiğinde çıkacağım ve güzel bir maaş alacağım sanıyordum tabii ki öyle olmadı tecrübesiz olduğum için ilk yılım iş arayarak geçti ve sonunda özel bir kurumda halkla ilişkiler departmanında işe alındım ama hala ne iş yapacağımı tam olarak bilmiyordum sonra benim call center olduğumu ve işimin arama yapıp randevu almak olduğunu söylediler. Herhangi bir satış veya arama eğitimi almadım güya kurumsal olan firmam elime bir prezantasyon ve data vererek beni telefon başına aldı ve randevu almam söylendi.İlk günüm çılgınlar gibi arama yaparak geçti ve randevu aldıkça mutlu oluyordum.İşe sonradan girdiğim için bir odam, telefonum yoktu yeri geliyor depoda yeri geliyor başkasının odasında bazen resepsiyonda arama yapıyordum herhangi bir takip veya kamera sistemimiz yoktu ne kadar arama yaptığımı kaç randevu aldığımı bilemezlerdi ama bu benim işimdi ve tüm gün arama yapmalıydım çünkü ben kendimi görüyordum. O zamanki yöneticim bana aramayı yapmayı öğretmediği gibi görüşme yapmayı da öğretmiyordu bir gün yoğunluğumuz oldu ve kendimi görüşme masasında buldum müşteri ile ne konuşmam ne yapmam gerektiğini dahi bilmiyordum iş başa düştü dedim ve doğaçlama olarak bir şekilde görüşmeyi tamamladım. Daha sonra kurumun internet sitesinden, broşürlerinden, dergilerinden, satış bloglarından araştırdığım kadarıyla görüşme yapmayı da kendi kendime öğrenmiş oldum. Yöneticim satışın düşük olduğu aylarda benim randevu sayılarımı az gösteriyordu ve görüşme gelmediği için satış olmadığını öne sürüyordu tabi ki yalancının mumu yatsıya kadar yanar sonunda işinden olmuştu . İşinden olduğu gün panter gibi üzerime saldırdı onu kovdurttuğumu ekmeğiyle oynadığımı söyleyerek türlü hakaretler etti aslında ben bir şey yapmamıştım dış saha görüşmesine gidiyorum diyip cafede arkadaşlarıyla sohbette yakalandığı için işinden olmuştu akrep gibi hatalarıyla kendini sokmuştu.Diğer call center arkadaşında işten ayrılmasıyla ben tek başıma bir satış ekibiydim yönetici de bendim, call center da, dış saha ekibi de yeri geldiğinde resepsiyon da yorucu oluyordu ama keyifliydi de. Kurumda sıkıntılar baş göstermeye başladı kurum sahibi artık yoktu ve biz İstanbul merkez üzerinden yönetilecektik ve benim son iyi günlerimdi çünkü artık yöneticim İstanbuldaydı ve kod adı Gestapo olarak bahsedeceğim yöneticimle henüz tanışmamıştım.Gestapo çok güzel bir kadındı ama aynı zamanda sertti benden bir mail istediğinde dahi elim ayağım birbirine karışıyordu bazen telefonun ucundan öyle bir bağırırdı ki telefonu uzakta tutarak konuşurdum ama tek böyle davrandığı kişi ben değildim tüm ekipler ve şehirler namını duymuştu.Satış yaptığım zaman satışı İstanbul’dan ben yaptım telefonla ikna ettim derdi satış olmadığı zamanlarda ise beceriksiz olduğumu söylerdi.Uzunca bir zaman geçti artık bu işte oldukça başarılı olduğumu düşünüyordum çoğu görüşmem satış oluyordu hatta bazen gestapo beni tebrik bile ediyordu bu şerefe nail olmak her satışçının ulaşabileceği bir mertebe değildi.Bir yönetici hatta bir ekip olmadığı için artık satış yöneticisi olmam gerektiğini düşünürken gestopa (sonradan öğrendim babasının arkadaşının oğlu olan kişi)satış yöneticisi olarak işe aldı kurumsaldık çünkü (!).Kod adından Tombik olarak bahsedeceğim bu kişinin satışçı olmakla hiçbir alakası yoktu evet önceden bu işi yapmıştı ama hasta olmuştu bu hastalık strese bağlı oluşan bir hastalık Tombik görüşmeye girdiğinde yüzü kızarıyordu eli ayağı dolaşıyordu ve ne yapacağını bilmiyordu insanlarda görüşmeden sıkılıp çıkıyordu.Ben yeni yöneticime alışana kadar görüşmelerde eşlik ettim hatta ben görüşüyordum satışı yapıyordum tebriği Tombik alıyordu ama üzülmüyordum çünkü potansiyeli olan bir görüşmenin satış olmadan ordan gitmesi beni daha çok üzüyordu. Derken eskisi gibi tüm görüşmeleri ben yapmaya devam ettim ,aramaları ben yapıyodum , görüşmeyi satışı, hatta Tombiğin mail yazışmalarını bile ben yapmaya başlamıştım. Yöneticisini yöneten bir call centerdım artık taaa ki aldığı maaşı ve yan hakları gördüğüm mail gelene kadar. Kendimi sorgulamaya başladım neden orda olduğumu kim için bu kadar çabaladığımı vs. Benim maaşım sadece bir call center maaşıydı ve bende tekrar sadece call center olmaya karar verdim, çünkü gestapoya kendimi anlatamazdım.Sadece arama yapıyor ve randevular alıyordum görüşmeye girmiyordum çünkü Tombiğin işiydi satış rakamlarımız günden güne düşmeye başladı hatta sadece Tombiğin izin günlerinde kurumda satış olmaya başladı ve Gestaponun baskısına dayanamayan Tombik istifa etti.Bu sıra da olduğum şehirde çalıştığım kurum hakkında kapanacağına dair dedikodular dönmeye başladı eski kurum sahibi ortada yoktu şirketin tabelası söküldü kuruma hacizler gelmeye başladı . Gestapo beni dinlemiyordu bile tüm bunlar yokmuş gibi davranmaya devam ediyordu ve benden satış yapmamı istiyordu .O gün kuruma haciz geldi önümdeki laptoptan, pos cihazına kurumdaki tüm elektronik aletler söküldü müşteriler haklı olarak olanları öğrenmeye gelmiş tam bir kaos ortamı hakimdi olanları anlatmak için Gestopayı aradığımda satış yapmamak için bahane ürettiğimi kendisi olsa boş arsada bile satış yapabileceğini söyledi artık delirmek üzereydim pos cihazım olmadan nasıl satış yapabileceğimi sordum kart bilgilerini ver ben yaparım dedi ne yaptığının farkında değildi ya da nasılsa bu ortamda satış yapamayacağımı bildiği için Gestapoluğunu yapıyordu. Bu arada çalıştığım kurum bir okuldu ve resmi olarak artık yoktu. Sadece bir binadan ibarettik , okulda kaos ortamı vardı öğrencileri servisle evlerine göndermiştik. Ortalık biraz yatıştıktan sonra bir randevum olduğu aklıma geldi yaptığım şey etik değildi ama Gestapodan intikamımı satış yaparak alacaktım.Randevum şehir dışından gelmiş buraya yeni yerleşmişti kurumda olanları bilmiyordu ve kimseden duymaması için onu dış kapıda karşıladım odama geldik her zamanki gibi görüşmemizi yaptık okulu gezdik akıllı tahtalar hacizle gitmişti ve yeni modelleri gelecek diye yalan söyledim öğrencilerin de okul gezisinde olduklarını söyledim ve satışı yapıp kart bilgilerini vermek için Gestapoyu aradım bir an şok oldu ama bana satış yap diyen kendisiydi mecburen kaydı aldı. İki gün sonra jandarma ifademi almaya geldi çünkü yaptığım şey bu sefer satış değil dolandırıcılıktı ifadem de call center olduğumu satış yapma yetkim hatta pos cihazım bile olmadığını satışın İstanbuldan Gestopa tarafından telefonla yapıldığını söyledim çünkü ortada bir satış varsa o benim değil Gestopa’nın başarısıydı ve telefonla dahi satış yapabilirdi adresini verdim ve gittiler. Kurum kapandı hakkettiğim mevkiye orda gelemedim ama Gestapo umarım gelmiştir o günden sonra beni hiç aramadı .Artık gitme zamanı gelmişti bir yıl içinde sayısız call center gelip geçmişti ve isminden yazımda bahsetmediğim çok uzun süre Gestapoya dayanamayan birkaç satış müdürü ve burada anlatamadığım birçok trajikomik olay daha kendimi yorgun bir savaşçı gibi hissediyordum , temizlik ekibi, güvenlik,aşçı , birkaç personel ve ben kalmıştık okulu kapatıp çıkacaktık büyük bir akvaryumumuz vardı ordaki balıkları dahi almışlardı akvaryumun dibinde küçük yavru bir balık gördüm aylarca yosunları yiyerek hayatta kalmıştı onu kendime benzettim benim gibi savaşmıştı kavanoza koydum ve birlikte ordan çıktık satış defterini artık kapattığımı düşünüyordum ama başka bir şey yapmayı da bilmiyordum.
Bankacı olmaya karar vermiştim kurumsal bir işti sonuçta hatta bir bankadan mülakat daveti bile almıştım, bir de arkadaşımın ısrarı üzerine başvurduğumum MD Danışmanlık şirketi vardı bir spor tesisinde satış işiydi bankadan bir gün önce onun mülakatı vardı arkadaşımın ısrarı üzerine gittim bana çok uygun bir iş olduğunu düşünüyordu benimse önyargılarım işi kafam da canlandırmıştı bile. İstanbul ‘dan gelen bir kadın yönetici olacaktı mutlaka sonrası ise malum diyorum ya geçmiş tecrübeler ve önyargılar bazen hayatımızı etkileye biliyor. Evet mülakata girdim gerçekten İstanbul ‘ dan gelen bir kadın vardı ama hayalimde canlandırdığımdan çok farklı; gençti bir kere cümlelerinden bu işteki tecrübesi belli oluyordu ama sanki işteki ilk günü gibi bir ateş vardı gözlerinde bu işe aşıktı hissettim bendeki artık sönmüş olan o satışın ateşini canlandırmaya yetti heyecanla nasıl satış yapabildiğimi anlatmaya başladım önyargımı yıkmıştı. MD Danışmanlık şirketinin prim sisteminden bahsetti vay canına hem satış yapacaktım hemde şimdiye kadar almadığım kadar maaş alabilecektim. İşe alınıp alınmadığım belli değildi ama o görüşmeden sonra alınacağımdan emindim bende ki ışığı fark etmişti ertesi gün ki banka mülakatına gitmedim. Hislerim yanıltmadı işe alınmıştım, eğitimin ilk günüydü , dört kişilik bir ekip oluşmuştu ve arama eğitimine başladık nasıl arama yapacağımız, cümlelerde ki doğru nefes noktalarına kadar her şeyin eğitimini alıyorduk muhteşem…Bu şirkette gösterdiğin emeğin karşılığını hem maddi hem manevi olarak alıyordun.Her sıkıntını paylaşabileceğin anlayışlı bir yönetim anlayışı,eğer istediğin eğitim almaksa bitmeyen bir eğitim serüveni , eğer yükselmek istiyorsan doğru yerdesin emeğinin karşılığını bir gün mutlaka alacaksın,eğer satış geliştirmek veya başka bir şey hakkın da yeni bir fikrin varsa mutlaka dikkate alınıyorsun . Öğrenciyken bize söylenen bir cümle gibi tek yapman gereken ders çalışmak onu da yap bir zahmet. Tek yapmamız gereken satış yapmak. Tecrübelerime ve anılarıma bu kadar uzun yer vererek biraz sıkıcı olmuş olabilirim ama amacım bir satışçı olarak başladığınız ilk nokta MD Danışmanlık şirketiyse ne kadar doğru bir yerde olduğunuzu biraz anlatabilmekti. Tökezlediğiniz tek nokta o ay ki satış hedefini tutturamamak olabilir onun da zaten eğitimler, doğru yönlendirilme ve içinizde ki hırsla üstesinden gelebilirsiniz.Eğer bu işi yapmayı gerçekten seviyorsanız kimsenin işinizi küçümsemesine izin vermeyin çünkü bizler program analizi yaparken birer sağlıkçıyız,görüşme de karşıdakini aynalarken birer tiyatrocuyuz, yeni ekip arkadaşımıza eğitim verirken birer öğretmeniz , biz 21.yy’ın Robin Hood ‘larıyız…
Bu şirkete adım atmamı bu noktaya gelmemi sağlayan Melis hanıma teşekkürlerimi , gittikçe genişleyen ve büyüyen ailemize katılan bütün arkadaşlarıma da sevgilerimi sunarım.
Sevgiyle Kalın.
Miray DERNEKLİCİLER